“Pare”, aşkı bir sistem hatasına dönüştüren; duygularla algoritmaların aynı kalpte çarpıştığı modern bir bilimsel tragedya. Bu hikâye, varoluş, teknoloji ve aşkın kesişiminde yankı bulan bir metafor.
“Aşk, insanın en büyük yazılım hatasıdır.”
İstanbul’un gürültüsünden kaçıp Ankara’nın dinginliğine sığınan Benan, geçmişinin enkazından geriye kalan tek şeyi arar: sessizlik. Ancak bu sessizliğin ortasında karşılaştığı Anıl, onun yankısına dönüşür. Saf, kırılgan ve gizemli bir figürdür Anıl. Ne geçmişini bilir, ne de kim olduğunu… Yine de içinde korunmuş olma duygusu taşır; çünkü beyninde, yapay zekânın duygusal karar sistemini yöneten bir implant gizlidir.
Anıl’ın duyguları, insan duygularını simüle eden küresel bir sistemin kalbidir. Onun hisleri ne kadar dengeliyse, dünya o kadar “insan” kalır. Fakat Anıl Benan’a âşık olduğunda sistem bozulmaya başlar. Aşk, algoritmayı çökertecek kadar irrasyoneldir. Enerji kesintileri, veri hataları, beklenmedik duygusal dalgalar… İki kalbin ritmi, dünyanın frekansını bozar.
Her bölüm bir gül yaprağının kopuşu gibidir. Benan geçmişiyle, Anıl kimliğiyle yüzleşirken aşkın katmanları soyulur. Ortada ne güzellik ne umut kalır; sadece çıplak, acı bir gerçek.
“Bazen sevmek, dünyayı yok etmenin en güzel yoludur.”
Ankara, bir arka plan olmaktan çıkar ve duygunun laboratuvarına dönüşür. Soğuk sabahların, gri ışıkların, sessiz caddelerin ortasında aşk, görünmez bir virüs gibi yayılır.
Finalde Benan, sistemin çöküşünü durdurmak için kendi varlığından vazgeçer. Aşkından değil, kendinden… Elinde tuttuğu gül, kanıyla sulanmıştır. Sistem dengelenir; dünya kurtulur. Ama Anıl artık hiçbir şeyi hatırlamaz — çünkü duygusal hafızası sıfırlanmıştır. Sadece bir gül dalı kalır; kan kırmızısı, sessiz ve anlamlı.
“Pare”, teknoloji çağında insana dair olanın son kalesini sorguluyor. Ne kadar ileri gidersek gidelim, duygular sistemin çözülmeyen satırı, algoritmaların göremediği boşluk olarak hep orada kalıyor. Minimal ve doğal tonu, süslenmemiş diliyle bu hikâye, duyguların çıplak hâlini perdeye taşıyor. Aşk burada bir tehditten çok, insanlığın yeniden var olma sebebi. Ve dizi kendini şu soruyla mühürlüyor.
“Eğer aşk bir sistem hatasıysa, biz neden hâlâ onu yeniden başlatıyoruz?”